4 Haziran 2010 Cuma

Dönüşüm!



Yazının adını dönüşüm koymak istedim. Neden mi ? Çünkü Hollanda'da yaşamaya başladığımdan beri başka bir renge dönüştüğümü hissediyorum. Burayı çok sevmek ( hava durumu çok mutlu edici olmasa da) yeterli bir sebep. Burda rahat, mutlu ve gülebilir olmak..En az "yuva"da gibi heyecan duyabilmek de sebepler arasında sayılabilir.

Belki dönüş değildir beni sıkan, "bitiş"tir. Evet evet, biliyorum, her güzel şeyin bir sonu vardır tabii; ama çok garip asla bitsin istemiyorum. Mini mini tipik Hollanda evimin çatısı altında tanıştığım "ailem" dediğim insanlardan ayrılmak istemiyorum. Tipik sözler var bu durumlar için, hepimiz biliyoruz. "Tam alıştım derken ayrılmak zorundayım" gibi ama gerçek.

Geçenlerde burada lunapark kurulmuştu. Hep birlikte oraya gittik ve çocuklar gibi eğlendik. O anda buruklaşmıştım, bir sebebi vardı evet: ne kadar gerçek ama ne kadar gerçek dışıydı tüm yaşadıklarım.


Yine hep birlikte parka gidip koşturduk başka bir gün, top oynadık, sohbet ettik. Bazı akşamlar da bulup birlikte bir şeyler yiyip içer olduk, konuşup paylaşır olduk bir çok şeyi.

---
Gece saat 11'e yaklaştığında "komşu"ların gelip "çıkmıyor muyuz kızlar?" demesini, Brazilyalı sevimli kızların "bizce her pazar birlikte yemek yemeliyiz" fikirlerini, bisikletle markete veya derse gidişimi, birazcık güneş açınca sevinişlerimi, bir sürü insanla sabahlara kadar dansettiğim eğlenceleri, gerek dostları görmeye gittiğim gerek yeni insanlar keşfettiğim gezilerimi, stroopwafel'ı mikrodalga fırına koyup karamelinin erimesini izleyişimi, Hollandaca öğrenmeye çalışmanın bir başarısızlık hikayesi oluşunu, bisiklet sürmede gün geçtikçe tipik bir Hollandalı haline gelişimi, öğlen yemekleri için sandviç yemeye birinci dereceden alışmışlığımı, güneşli günlerde rüzgar da olsa parka gidip top oynayışlarımı, Hollandalı gençlere uyup disko çıkışlarında kroket veya patates kızartması yemelerimi, artık kısacık mesafelere yürümeye bile erinişlerimi, buz gibi havada incecik giyinişlerimi, bambaşka dilleri konuşanlarla kolkola şarkılar söyleyişlerimi, Grote Markt'ta pazar kurulduğundaki sevinişlerimi ve hatta hava sıcak sanıp dondurma yedikten sonra hastalanışlarımı bile özleyeceğim!!!
----

Burası da evim benim, nasıl anlatılır ki bu duygu, bilmiyorum, affola...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder