22 Temmuz 2011 Cuma

Öğleden sonra...

Bu öğleden sonra bir çocuğun gözlerinde gördüm ölümlülüğü.

Sessiz dudaklarındaki ciddi ifadeden anlaşılıyordu tüm cevaplar.

İnançsızlığın bedelini bu kadar ağır ödetiyordu işte farkındalık. Ruhum o kadar asi ve hırçın ki, mutlak sonu kabullenemeyişin post travmatik sendromunu yaşıyor. Her seferinde deheşete düşebiliyor. Fakat korkuya kafayı toprağa sokmanın manası nedir devekuşu misali? Bilinmez mi gerçekler var olmaya devam eder, gözler kapalı olsa da?

Aslında yokluk, basittir. Basitçe, yoksan yoksundur. Acı çekmez, düşünce akışları ile boğuşmaz veya kaygılanmazsın. Yoksan, biri yerini alır elbet, döngüye biri katılır; sen ne sorgulamak zorunda kalırsın ne de cevapsızlığında kaybolmak.

Ölümlülük gibi değil yokluk...

Farklı...

Ölümlülük var olmayı da cebinde taşıyor.

Oysa yokluk yutan eleman.


Ayça.