13 Ekim 2011 Perşembe

Hikaye

Öteden, ötelerden,
Pek sevilen memleketlerden,
Dudak kenarında bir kıvrım olur mu insan?

Katar mı gecelerine, gündüzüne, gününe,
Bir anın sonsuzluğunu ve kuvvetini,
Bir Ankara gecesinde ?

Bir dil olur, iki dil olur...
Olur da olur...
İnsan yeter ki anlatsın kendini, 
Hayaller sınır tanır mı,
İnsanın zihninde?

Kurar mı hikayeler, masallar,
İki kelam sohbetin, iki coşkulu kahkahanın üzerine,
Sarılıp durur mu 
Kulaklarında hayal meyal çınlayanlara?

Tanımadan bilir mi insan insanı,
Gecenin serinliğinde titreyen alev gibi,
Narin bir ayrımın kucağında?

Korkar mı insan,
İnanmaya?


Ayça.










8 Ekim 2011 Cumartesi

Ankara

Yağmur yağsa yine üzerime,
Beklerken durakta.
Yorulmayı hatırlasam, çıkarken,
Yokuşlara.

Güneş ısıtsa, elimde yine de,
İnceden bir hırka,
Yürümeyi hatırlasam, sevdiklerime
Tunalı'da.

Ve,
Ve göz kırpsa gecelere,
Topuklarımın tıkırtıları
ve kahkahalar bulaştırsam,
Biz; Ankara'nın kıpırtıları...

Ve hatırlasam,
En derin dokunuşlarımı,
En samimi gülüşlerimi
ve büyüyüşlerimi...

Düşünüyorum kara kara,
Ne zaman dönerim sana Ankara?

Ayça.