18 Şubat 2011 Cuma

Viyana rüyası!





Şubat ayının ikinci haftası Viyana yolcusu...
Ve kucağımda güneş ışığını taşımış olmalıyım ki, nispeten sıcak bir hafta geçirdim. (Belki de AEGEE-Spirit ısıtıyordur!)

Viyana'yı bana sevdiren şehrin kendisinden çok, sahip olduklarıydı ve tabi ki orada yaşananlar, paylaşılanlar...

Çoğu zaman yaptığım gibi, öncelikle damak tadından başlamak istiyorum yine.
Viyanaya gidip kahve içmeden dönmedim tabi ki. Viyana özgü olduğunu bildiğim "melange" denedim. Yanında da "sachentort" isimli bir, tabiri caizse "kek" yedim. Tatlı bir günün akşamüstüydü, dostlarla, enteresan bir kafede sohbet ederek. Kafede çalışanların bana göre çok geleneksel bir tarzları vardı. Pembe önlükleri, pembe çorapları ve terlikleriyle sanki geçmişe yolculuk yapmıştım.


Elbette AEGEE-Wien bizi oradaki güzel
restoranlardan birine götürmeyi ihmal etmediler. Çılgınlar gibi kızartma patates, "şinitsel" ve et yiyebileceğimiz enteresan bir yere gittik. Sunum da yiyecekler gibi çok güzeldi. Tabi ki meşhur şinitselden tatmış olduk.














Bu gezimin bende bıraktığı izlerden en önemlisi "ilk"lerim sanırım. Viyana'da ilk defa buz pateni denemiş olmak mesela. Pek başarılı bir deneme olduğu söylenemez ama yine de pisti bir defa da olsa dolanmayı başardım! Bir de küçük çocukların buz pistindeki neşesini ve yeteneğini görmek beni hem sevindirdi hem kıskandırdı işin doğrusu.

Diğer "ilk"im ise ilk defa canlı olarak bale izlemiş olmaktı. Die Fledermaus... Balkonumuzdan güzel bir açıyla izledik,inanılmaz güzellikleri operada. Neredeyse her sahne, her hareket ve her nota aklımda hala ve öyle de kalacak!

Gezdiğim müzeleri soracak olursanız bu sefer ne sanat müzesine ne de tarih müzesine gittim. Ama "Schnaps" (Avusturya'ya özgü bir içki) ve çikolata müzesine gittim. Çikolata müzesinde kakao ve çikolatanın tarihçesi ve o fabrikanın işleyişi ile ilgili sunumlar yapıldı. Çok ilginçti, özellikle beyaz çikolata! Kakao kurutulmadan yapılıyordu sanırım, çünkü kuruyunca veya güneş ışığına maruz kalınca kararıyormuş! Müzede çikolatayla yapılmış eserler vardı. Onlardan biri:



Viyana'da diğer tecrübe ettiklerim şimdilik bir kenarda dursun. Sanki, anlatılmayan anılar şarap gibi durdukça daha da tatlanıyor! Hisler de anıların tadıyla sarhoş ediyor insanı...