8 Ağustos 2010 Pazar

Sevgili Günlük !

Sanki üzerinden aylar yıllar geçmiş gibi !

Hasret son derece yoğun!

Burada kalmışlık, sıkışmışlık hissi ve neyi ne için feda etmek gerektiğini sorgulama dönemi...

Bunları yaşıyorum bu aralar. Fotoğrafları tek tek açıp bakıyorum, duyumsadığım her insanı düşünüyorum; onun ötesinde zamanın ne kadar çabuk geçtiğini tekrar ediyorum kendime. Bu gerçekleri tokat gibi yedikten sonra yerimde duramıyorum. Olmuyor işte , haksız mıyım ?!

Bisikletle geçtiğim her sokağı, pazar yerini rüyalarımda görüyorum. Güldüğüm ağladığım anları...Uç noktaları ve duyguları bir anda bu kadar üst üste yaşadıktan sonra bunun devamlılığına alışıyor insan.

Bugünlerde çok fazla düşünüyorum çok şey hakkında. Bütün herkes ile olan ilişkilerimi, hayatımın bulunduğu çemberi, hayatımda olan son olayları ve bunların hissettirdiği daha önce hissetmediğim ve farkını ifade edemediğim yanları...

Her şeyi bir elemeden, testten geçiriyorum, tozlu kitapları okur gibi.

Kendimi artık hazır hissediyorum; büyümüş olgunlaşmış ne istediğini bilen ama biraz da naif, çok parçalanmış ama her parçasını ayrı büyütmüş biri gibi hissediyorum. Çok görüp çok gezip, odağımı büyüttüğümü ve bunu yapmaya devam edeceğimi biliyorum. Sonu nereye gider, ölüm döşeği midir bilemem; ama bildiğim şey şu ki yapmaktan asla vazgeçmeyeceğim. Yoluma devam edeceğim. Belki de bundan ötürü zihinsel ve fiziksel bir yalnızlığa sürükleneceğim ama bunu göze alıyorum, yolda benimle yürüyenler olabilmesi umudunu taşıyarak.

Evet, süzgeçten geçtim.

Çok daha duruyum şimdi.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder